DÜ, Tarımsal Atıkların Geri Kazanımı çalışmalarını sürdürüyor!

Düzce Üniversitesi, İhtisaslaşma süreci ile başlattığı tarımsal atıkların geri kazanımı çalışmaları kapsamında, Tarımsal Atıkların Endüstriye Geri Kazanımı Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜTAGAM) Müdür Yardımcısı ve Malç Üretim ve Uygulama Laboratuvarı Sorumlu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zübeyde Filiz Arslan, gerçekleştirilen çalışmalar hakkında önemli bilgiler paylaştı.

DÜ, Tarımsal Atıkların Geri Kazanımı çalışmalarını sürdürüyor!
2.10.2020 - 13:57
529

   Düzce Üniversitesi, İhtisaslaşma süreci ile başlattığı tarımsal atıkların geri kazanımı çalışmaları kapsamında, Tarımsal Atıkların Endüstriye Geri Kazanımı Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜTAGAM) Müdür Yardımcısı ve Malç Üretim ve Uygulama Laboratuvarı Sorumlu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zübeyde Filiz Arslan, gerçekleştirilen çalışmalar hakkında önemli bilgiler paylaştı.

 

   Yabancı otla ve onlarla mücadele konusu hakkında 20 yıldır çalışmalar yaptığını söyleyerek açıklamalarına başlayan Doç. Dr. Filiz Arslan, yabancı otlarla mücadelede, tarımsal atıkların kimyasal ilaçların yerine kullanabileceğinin altını çizdi. Ayrıca ülkemizde oluşan tarımsal atık miktarının oldukça fazla olduğunu vurgulayan Filiz Arslan, bitkisel atık miktarının yıllık 62.2 milyon ton olduğunu, ancak oluşan bu kaynağın yeterince değerlendirilmediğini, oluşan bu tarımsal atıkların hasat sonrası tarlalarda yakıldığını ya da hayvan yemi olarak kullanıldığını ifade etti.

 

 

Ülkemiz Ziraat Fakültelerinde Önemli Çalışmalar Yürütülüyor

 

   Ülkemiz Ziraat Fakültelerinde ve ilgili araştırma kuruluşlarında tarımsal atıkların değerlendirilmesi konusunda daha çok enerji bitkilerinin ıslahı (biyoetanol ve yağ oranı yüksek çeşitlerin geliştirilmesi, vb.) gibi konularında çalışmaların olduğuna değinen Doç. Dr. Arslan, bu bitkilerden biyoyakıt (biyoetanol ve biyodizel) elde edilmesi, bitkisel atıklardan elde edilen biyokütle ile katı yakıt (biyobriket ve biyopelet) elde edilmesi gibi konu başlıklarında çalışmaların yürütüldüğü bilgisini paylaştı.  Bunların yanında bitkisel atıklardan elde edilen malç materyallerinin ve kompost gübrelerin etkisi hakkında çalışmaların olduğunu sözlerine ekleyen Filiz Arslan, bitkisel atıklardan elde edilecek biyopestisitlerin tarımsal alanlardaki hastalıklara, zararlı böceklere ve yabancı otlara etkinliği konularında da çalışmaların yer aldığını ifade etti.

 

Yabancı Otlarla Mücadele Malçlama Yöntemi

 

   Yabancı otları kontrol etmek amacıyla toprağın canlı veya cansız materyallerle örtülmesini “malçlama” olarak adlandırıldığını söyleyen Doç. Dr. Filiz Arslan, canlı malçların; aynı alanda yetiştirilen örtücü bitkiler olduğunu, cansız malç olarak ise; sentetik materyaller, bitkisel atıklar ya da diğer bazı materyaller kullanıldığını dile getirdi. Günümüzde daha çok siyah ya da koyu renkli polietilen örtülerin kullanıldığını açıklayan Öğretim Üyesi, uygulamanın yapıldığı bölgeye ve çevredeki kaynaklara bağlı olarak; organik ve inorganik pek çok materyal, malçlama amacıyla kullanıldığı bilgisini verdi.

 

   Malçlamanın etkisini, yabancı otların gelişmesi için gerekli olan ışığı engellemek suretiyle olduğunu ifade eden Doç. Dr. Arslan, “Yabancı ot tohumları çimlenip toprak yüzeyine çıksa dahi, fotosentez yapamadıkları için yaşamlarını devam ettirememektedirler. Bu nedenle malç materyallerinin belirlenen alanı tamamen örtmesi etkinlik açısından önemlidir. Malçlama başarılı bir yabancı ot kontrol yöntemi olduğu gibi, bitkisel üretimde önemli bir bileşendir. Malçlama; topraktan buharlaşma yoluyla su kaybını azaltır, toprak sıcaklığını korur, toprağı dona karşı korur, erozyonu önler, topraktaki organik madde miktarını artırır, organik malçların birçoğu topraktaki mikroorganizma faaliyetlerini artırır, bitki köklerinin daha iyi gelişmesini sağlar, ürün kalitesini ve verimini artırır.” şeklinde konuştu.

 

 

Malçlama Yöntemini Birçok Ekim Alanlarında Uygulanabilir

 

   Malçlama daha çok katma değeri yüksek olan bitkilerin üretim alanlarında ya da kimyasal ve mekanik yöntemlerin uygulanması ile ilgili sorunların olduğu alanlarda tercih edildiğini söyleyen Doç. Dr. Filiz Arslan, bu yöntemin sıraya ekilen veya dikilen tüm kültür bitkilerinin üretiminde uygulanabileceğini kaydetti. Belirli bir mesafe aralığı ile yetiştirilen sebze, tıbbi ve aromatik bitki, süs bitkisi ve meyve bahçesinde uygulanabileceği bilgisini paylaşan Filiz Arslan, Düzce ilinin bulunduğu Batı Karadeniz ve yakınında yer alan Marmara Bölgesi’nde yetiştirilen tıbbi ve aromatik bitkiler, süs bitkileri ve sebze üretim alanlarında bu uygulamayı öncelikli olarak tavsiye etti.

 

   Bölgemizde yaygın olarak yetiştirilen fındık ve meyve bahçelerinde de bu uygulamanın kimyasal ve mekanik yöntemlere alternatif olarak uygulanabileceğini vurgulayan Arslan, “İyi bir malç materyalinin, öncelikle toprağı tam olarak örtebilmesi, bitkisel malçların açık üretim alanlarında rüzgarla fazla sürüklenmemesi, toprakta kısa sürede parçalanabilmesi ve ekonomik olması gerekmektedir. Sayılan kriterler açısından değerlendirildiğinde, ilimiz ve bölgemize en uygun malç materyallerinin; fındık zurufu, mısır sapı ve budanmış dal ve bitki artıkları olabilir.” dedi.

 

 

Yabancı Otlar Verimi ve Kaliteyi Düşürüyor

 

   Tıbbi ve aromatik bitkilerin üretim alanlarındaki yabancı otların etkilerine de değinen Öğretim Üyesi, yabancı otların tıbbi bitki yetiştiriciliğinde verimi ve kaliteyi düşürerek, üretimi kısıtladığını ifade etti. Üretimi kısıtlayan diğer etkenlere de değinen Doç. Dr. Filiz Arslan, “ülkemizde kimyon ve anason dışında üretim alanlarındaki yabancı otlarla mücadelede ruhsatlı herbisitlerin (yabancı ot öldürücü ilaçlar) olmaması, yaygın olarak uygulanan çapalamanın geniş alanlarda ekonomik ve pratik olmaması, ayrıca diğer yöntemlerin yaygın olarak kullanılmamasıdır. Yapılan mekanik mücadeleye rağmen, özellikle bazı çok yıllık yabancı otlar üretim alanlarında sorun olmaya devam etmektedir.” şeklinde konuştu.

 

   Yabancı otların; süs bitkilerinin gelişmesini engelleme, işgücünü ve maliyeti artırma gibi sorunları yaşattığını söyleyen Arslan, “Yabancı otlar süs bitkileri ile rekabet ederek süs bitkilerinin büyümesini engeller, bunun sonucu olarak bitkilerin kalitesini ve pazar değerini düşürürler. Özellikle elle ot aldırmanın işçilik masraflarını artırması sebebiyle işletmeler tarafından önemli bir sorun olarak görülmektedir. Bölgesel üretimin 1/3’ünü sağlaması ile dış mekân süs bitkisi üretiminde önemli bir paya sahip olan Sakarya ilindeki saksılı üretim alanlarında yabancı ot en önemli sorun olarak görülmektedir ve işletmeler yabancı otları aldırmak için işçi çalıştırmaktadır. Bu alanlarda mücadele etmek zor ve maliyetlidir. Dış mekân süs bitkilerinin üretim bahçelerinde de oldukça yaygın ve yoğun olan yabancı otlara karşı üreticilerce yaygın olarak kullanılan Glyphosate etkili maddeli herbisitlerin, aynı alanlarda sürekli kullanılmaları nedeniyle bazı yabancı ot türlerini yeterince kontrol edemediği bilinmektedir.” ifadelerini kullandı.

 

Projeler Desteklenirse Planlanan Araştırma Çalışmaları Gerçekleşir

 

   Şehrimizdeki fındık ve tıbbi bitkiler, Sakarya’da dış mekan süs bitkileri, İstanbul’da sebze üretim alanlarında sorun olan yabancı otlara karşı bazı bitkisel atıkların (fındık zurufu, fındık kabuğu, mısır sapı, çeltik kavuzu, mantar kompostu, saman, orman atıkları, talaş ve ağaç cipsi) malç olarak kullanım olanaklarının araştırılması için bazı bilimsel çalışmaların planlandığını ve bu konularda hazırlanan projelerin ilgili yerlere sunulduğunu dile getiren Doç. Dr. Zübeyde Filiz Arslan, bu projelerin desteklenmesi halinde planlanan araştırma çalışmalarının yürütüleceğini söyledi.

 

   Bitkisel atıkların tarım sektöründe kullanımı konusunda geleceğe yönelik hedeflerinden ve planlanan faaliyetlerinden de bahseden DÜTAGAM Müdür Yardımcısı ve Malç Üretim ve Uygulama Laboratuvarı Sorumlu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zübeyde Filiz Arslan, “Bölgemizde yetiştirilen özellikle katma değeri yüksek süs, tıbbi ve aromatik bitkiler başta olmak üzere kültür bitkileri üretim alanlarında etkili ve ekonomik bazı bitkisel malç materyallerinin uygulanması, bitkisel atıklardan elde edilecek kompost gübrelerin üreticilerce üretilerek kullanılabilmesi, ayrıca tarımsal ilaçlara (pestisitlere) alternatif olarak bitkisel atıklardan elde edilebilecek biyopestisitlerin uygulanması ve böylece tarımsal alanlarda sürdürülebilirliğin sağlanması olarak özetlenebilir.” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.