Öztemiz, fındık ve tarım üreticilerini uyardı!

Dünyada ve Türkiyede pandemiye sebep olan Koronavirüs’ün (Covid-19) çıkış noktası olan, Çinden gelen diğer bir tehlike Kahverengi kokarca, Halyomorpho halys (Stål) (Hemiptera: Pentatomidae) fındıkta verimi ve kaliteyi olumsuz etkileyebilir.

Öztemiz, fındık ve tarım üreticilerini uyardı!
6.05.2020 - 17:48
683

  Dünyada ve Türkiye'de pandemiye sebep olan Koronavirüs’ün (Covid-19) çıkış noktası olan, Çin'den gelen diğer bir tehlike Kahverengi kokarca, Halyomorpho halys (Stål) (Hemiptera: Pentatomidae) fındıkta verimi ve kaliteyi olumsuz etkileyebilir.

 

   Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, fındık ve tarım üreticilerini Kahverengi kokarca’ya karşı uyararak, önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı. Anavatanı Çin, Kore ve Japonya (Doğu Asya) olan zararlı böceğin sadece fındıkta değil, birçok meyve, sebze ve süs bitkileri ile beslendiğinin bilindiğini söyleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Ülkemize Gürcistan üzerinden 2017 yılında giriş yapmış ve ilk olarak Doğu Karadeniz (Artvin)’de görülmüştür. Bir yılda Karadeniz’in doğusundan batısına hızla yayılış gösterdi ve 2018 yılında Sakarya’nın Hendek ilçesinde tespit ettik (Öztemiz ve ark., 2018). Kayıtlarda zararlının İstanbul’da varlığı bilinmektedir. Karadeniz iklimi böceğin yayılması ve yaşamını devam ettirebilmesi için çok uygundur.” diyerek, üreticileri ve yetkilileri uyardı.

 

Fındık Başta Olmak Üzere Birçok Sebze ve Meyveye Zarar Veriyor

 

   Kahverengi kokarca’nın zararlı polifag olduğunu ve çok sayıda bitki ile beslendiğini söyleyen Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, konukçuları arasında fındık başta olmak üzere buğday, mısır, sorgum, soya, pamuk, ayçiçeği, şerbetçiotu gibi tahıllar ve endüstri bitkileri; elma, armut, şeftali, Trabzon hurması, yaban mersini, kivi, turunçgil gibi meyveler; fasulye, bezelye, biber, domates, salatalık gibi birçok sebze ve süs bitkileri de yer aldığını ifade etti.

 

“Fındıkta Kalite ve Verimi %50 Azalttığı ve Bulaşık Fındık Oranının %20’lerde Olduğu Bildirilmiştir”

 

   Zaralı böceğin Amerika ve Avrupa ülkelerinde de yayılış gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Amerika, Avrupa ve Gürcistan’da bazı bahçelerde %80’lere ulaşan zarar söz konusudur. Doğu Karadeniz’de zararlı böceğin fındıkta kalite ve verimi %50 azalttığı ve bulaşık fındık oranının %20’lerde olduğu bildirilmiştir (Tuncer, 2019).

 

   Mayıs ayına girdiğimiz bugünlerde Kahverengi kokarca’nın görülmesi muhtemeldir. Kışı ergin olarak geçiren zararlı böcek mayıs ve haziran aylarında yumurtalarını yaprakların alt kısmına gruplar halinde bırakmaktadır. Yumurtadan çıkan nimfler fındıkta bitki özsuyunu emerek beslenmeye başlar. Meyvelerde beslenme sonucu fındıkta boş ve buruşuk meyve oluşumu ile lekeli iç şeklinde zarar meydana getirirler.” dedi.

 

 

Meyve ve Sebzelerin Şeklini ve Lezzetini de Etkiliyor

 

   Meyvelerde renk değişimi, şekil bozukluğu, acılaşma ve pazar değerinin azalmasına da neden olduğunun altını çizen Sevcan Öztemiz, “Zararlı iki döl vermektedir. Temmuz-ekim aylarında ikinci dölün nimf ve erginleri görülür ve benzer şekilde beslenmeye devam ederler. Hava koşullarına bağlı olarak ekim-kasım aylarında kışı geçirmek için kışlağa çekilen ergin böcekler zaman zaman evlerimize girerek pis koku salgılarlar ve insanları rahatsız ederler. Beslenmeden kışı geçirdiği bu süre; yaklaşık 4-5 aydır. Havaların ısınması ile birlikte nisan-mayıs aylarında kışlakları terk eden ergin böcekler tekrar görülmeye başlar ve yumurta bırakarak yaşamına devam ederler. Görüldüğü gibi tarımsal alanlarda yaklaşık 7-8 ay aktif olan zararlıya karşı üreticilerimizin zamanında ve doğru şekilde bu böcekle mücadele yapmaları gerekiyor.” şeklinde konuştu.

 

   Mücadelesine yönelik bir an önce tedbirler alınması gerektiğini önemle vurgulayan Öğretim Üyesi, tedbirler alınmadığı taktirde Doğu ve Orta Karadeniz’de hızla yayılış gösterdiği gibi Batı Karadeniz ve Marmara Bölgesi’nde de yayılarak başta fındık bahçeleri olmak üzere meyve, sebze ve süs bitkileri alanlarında verim ve kaliteyi düşürerek ekonomik kayba neden olabilecek potansiyele sahip olduğunun altını çizdi.

 

“Zararlının Biyolojik Mücadelesinde Birçok Doğal Düşmanı Olduğu Biliniyor”

 

   Zararlının yayılışını engellemek için karantina tedbirlerinin alınmasının önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Karantina tedbirlerinin alınması ve eradikasyon yönteminin uygulanması çok önemli. Zararlının mücadelesinde çevreye en az zararı olan mücadele yöntemlerine öncelik vermeliyiz. Uygun olan tüm mücadele yöntemlerini (karantina, kültürel, mekanik, biyoteknik, biyolojik, kimyasal) bir arada kullanarak, yani Entegre Mücadele uygulamalıyız. Kışlamış ergin, nimf ve yeni nesil erginlerin toplanıp imha edilmesi popülasyonu azaltacaktır. Mekanik olarak elle yapılabileceği gibi ışık ve fermon tuzakları da kullanılabilir. Zararlıya karşı feromon tuzakları gerek popülasyon takibinde ve gerekse kitlesel yakalama amacıyla bir çok ülkede kullanılmaktadır. Zararlının biyolojik mücadelesinde birçok doğal düşman saptanmıştır. Avcı böceklerden ziyade yumurta parazitoidlerinin etkili olduğu özellikle Samuray arıcığı olarak bilinen  ‘Trissolcus japonicus' isimli faydalı böceğin Kahverengi kokarcayı kontrol altında tuttuğu rapor edilmiştir. Ülkemizde de bir an önce yerli doğal düşmanlarının araştırılması, etkin bulunanlar mevcut ise etkinliğinin araştırılması, yok ise orijin bölgesinden etkili arıcığın ithal edilerek kullanılması yararlı olacaktır.” diyerek zararlıyla doğal yöntemlerle mücadele etmenin mümkün olduğunu ifade etti.

 

“Kimyasal Mücadele Uzun Vadede Tek Başına Yeterli Olmayabilir”

 

Entegre mücadelede son çare olarak bilinen kimyasal mücadelede ise kışlamış erginlere karşı mayıs ayında Fındık kurdu’na karşı yapılacak uygulamaların zararlının popülasyonunu azalttığını söyleyen Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, temmuz ayında görülen yeni nesil erginlere karşı uygulanacak mücadelenin daha önemli olduğunu dile getirdi. Birçok ülkede yapılan çalışmalarda zararlıyı kontrol etmek için yapılan kimyasal mücadelenin uzun vadede tek başına yeterli olmadığının bildirildiğini ifade eden Prof. Dr. Öztemiz, bu nedenle zararlıya karşı sürdürülebilir bir mücadele programının başlatılması için gerekli tüm önlemler geciktirilmeden alınması gerektiğini vurguladı.