Can; ‘Dere yataklarına bina yapılmasından vazgeçilmeli’

Düzce Depremzedeler Derneği Başkanı Ayşegül Şenol Can 12 Kasım Depreminin yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklamada bulundu. Can “İnşaat dediğiniz denetimsiz kar ve rant düzeni değildir” dedi.

Can; ‘Dere yataklarına bina yapılmasından vazgeçilmeli’
12.11.2020 - 15:44
733

   Düzce Depremzedeler Derneği Başkanı Ayşegül Şenol Can 12 Kasım Depreminin yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklamada bulundu. Can “İnşaat dediğiniz denetimsiz kar ve rant düzeni değildir” dedi.

 

   Düzce Depremzedeler Derneği Başkanı Ayşegül Şenol Can yaptığı açıklamada;

 

   “17 Ağustos 1999 da meydana gelen depremin yıkıntıları ile mücadele ederken aniden gelen depremle çok sayıda insanımızı yitirdik.

 

DEPREMLERDE KAYBETTİKLERİMİZİ SAYGI İLE ANIYORUZ

 

   12 Kasım 1999 tarihinde Düzce'de meydana gelen ve 782 insanımızı kaybettiğimiz, 2.678 kişinin yaralandığı,16.000 civarında konut ve işyerinin ağır hasar 12.000 civarında konut ve işyerinin orta hasar gördüğü 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından bugün 21 yıl geçti. İki depremde toplam 1020 insanımızı kaybettik.

 

   Her iki depremde ve tüm depremlerde kaybettiklerimizi saygı ile anıyoruz. Yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet, yakınlarına sabır dileriz.

 

DEPREM GÜVENLİĞİ AÇISINDAN TEMEL SORUNLAR

 

   Düzce’nin deprem güvenliği açısından temel olarak halletmesi gereken sorunları sıralayacak olursak;

 

   -He iki depremde en çok hasar alan alanın Düzce merkez olması sebebiyle deprem öncesi yapılan ve halen ayakta kalan binaların envanterinin yapılarak riskli olan yapılarla ilgili gereken tedbirlerin alınması.

 

   -Düzce’nin yerleşime açılmış alanlarının yapılaşma açısından risklerinin tespiti açısından mikro bölgelendirme haritalarının yapılaması

 

   -Konutlaşmanın Düzce’nin kuzeyinde olması hedeflerine uygun olarak verimli tarım arazilerinin bulunduğu Güney köylerine doğru inen yapılaşmanın durdurulması tarım arazilerinin korunmasına yönelik planlama yapılması

 

   -Dere yataklarına bina yapılmasından vazgeçilmesi ve verimli tarım arazilerinin üzerine bina yapmanın cazip hale getirilmekten vazgeçilmesi

 

   -Üniversite yerleşkesi çevresinde oluşan yeterli zemin incelemesi yapılıp yapılmadığını yeterli mühendislik ve yapı denetimi hizmeti alıp almadığını bilemediğimiz yüksek katlı yapılaşmaya son verilmesi gerekmektedir.

 

   -Yapı denetim firmalarının çok sıkı denetlenmesi gerekmektedir.

 

   Artık yıldönümlerinde hatırladığımız depremi zaman zaman yurdun baş başka yerlerinde yaşanan depremlerle de hatırlıyoruz.2020 yılında meydana gelen 24 ocak 2020 Elazığ da 6,7 büyüklüğündeki depremde 41 yurttaşımız, 30.Ekim 2020 tarihinde İzmir’de 7.0(6.6) büyüklüğündeki depremde ise 114 yurttaşımızın hayatını kaybetti.

 

   2020 yılı içinde tüm dünyada çeşitli ülkelerde 22 büyük deprem meydana gelmiş, 6.6 ile 7.8 büyüklüğü arasında meydana gelen depremlerden iki tanesi ülkemizde yaşanmıştır. Bu iki depremde 155 yurttaşımız hayatını kaybederken diğer ülkelerde yaşanan 20 depremde ise 13 insanın yaşamını yitirmiş olması bizim açımızdan ülke olarak önemli bir sorunumuz olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin 28.01.2020 de Jamaikada yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremde can kaybı olmazken 22.072020 ABD de meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki deprem dede can kaybı sıfır olarak görülmektedir. Bu tablo bize ülke olarak depremle baş etmenin yollarını bulmadığımızı göstermektedir.

 

   Kaldı ki, her deprem sonrası ilk ke deprem yaşıyormuşuz gibi geçmişten hiç ders almamışız gibi aynı bina yapım hatalarını konuşuyoruz

 

   Yerleşime uygun olmayan bataklıklara alüvyon zeminlere dere yataklarına yapılmış binalar,

 

   Doğru projelendirilmeyen binalar,

 

   Yapı denetim hizmeti almamış binalar, imar aflarından faydalanan binalar,

 

   Demirinden çimentosundan çalınan binalar, projesiz tadilatlar v.b. diye sıralanan bina yıkılma sebepleri konuşmaktan yorulduk.

 

   Bina yıkılma sebepleri aynı, alınması gereken önlemler aynı..

 

   İnsan şöyle bir bakınca bunca yaşanan acıya rağmen hiç mi ders alınmaz diyor.

 

   Her depremde aynı hatalar ve can kayıplarını gören vatandaşta aynı soruları soruyor;

 

   Deprem nedeniyle toplanan vergiler nerede?

 

   Neden yapı denetim hizmeti verilmiyor?

 

   İmar afları kimler için çıkıyor?

 

   Madem binaların içindeki gizli ayıpları örtüyor neden imar afları çıkartılıyor?

 

   Kim bu can kayıplarının gerçek sorumluları?

 

DENETİMSİZLİKLER DEVAM EDİYOR

 

   Yani 1999 depremlerinden bu yana hiçbir şey değişmemiş her şey olduğu gibi olanca denetimsizliği ile var olmaya devam ediyor.

 

   Neden yaşıyoruz biz bunları?

 

   Kamu yönetimine hakim olan plansızlık

 

   Kamusal kaynakların doğru kullanılmaması

 

   Kaynakların doğru kullanılıp kullanılmadığı yönünde vatandaşın hesap sormaması

 

   Hesap sorulmayan yönetimlerin hesap verme alışkanlığının oluşmaması

 

   Yerleşim yerlerinin planlanmasından bina yapımına kadar süren aşamalarda inşa-iskan ruhsatı verme sorumluğundan gelen kamusal yapı denetim eksikliği

 

   Depremin afete dönüşmesinin nedenlerini doğru saptadığımız halde gerçek sorumluların toplumla yüzleşmesinin ve yargılanmasının önünü tıkayan adam kayırmak siyasi korumacılık v.b. kökleri geçmişe dayalı kötü alışkanlıklarımız.

 

 

   Bu eksikliklerimizi giderebilirsek deprem olurken evimizden çıkmadan bitmesini bekleyebiliriz.

 

   İnşaat dediğiniz denetimsiz kar ve rant düzeni değildir.

 

   Sıkı denetim mekanizmaları olmalıdır.

 

   Ekonominin temeli inşaat sektörü değil üretim olmalı

 

   Şehirleri büyütmekten anladığımız ise verimli tarım arazilerinin üzerine sürekli bina yapmak olamamalı

 

   Deprem ve her ne sebeple olursa olsun bina çökmesi sebebiyle yaşamını yitiren vatandaşlarımız söz konusu olunca aklımızdan çıkartmamamız gereken temel hak yaşama hakkıdır.

 

   Anayasanın 56. Ve 57.maddeleri ile güvence altına alınan sağlıklı ve güvenli binalarda şehirlerde ve bir ülkede yaşama hakkının temelinde yatan ise doğru planlama ve denetimden geçtiğini unutmamalıyız."