Kadına yönelik şiddeti kınadılar!

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, AK Parti Milletvekili Ayşe Keşir ve Düzce Baro Başkanı Azade Ay 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Kadına yönelik şiddeti kınadılar!
25.11.2019 - 18:29
601

   Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, AK Parti Milletvekili Ayşe Keşir ve Düzce Baro Başkanı Azade Ay 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

 

Faruk Özlü

 

   Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

 

   Kadına yönelik şiddetin yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyada ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekerek 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için bir mesaj yayımlayan Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü şu ifadelere yer verdi:

 

   “Kadınlar size Allah’ın emanetidir!’ diyen bir peygamberin ümmeti, adına ‘Hanım’ diyerek hayatımızdaki önemini ifade edenler biziz. Türkiye’de yalnızca 2018 yılı içinde 440 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. İnsana değer veren, Eşref-i Mahlukat anlayışını benimseyen kültürümüzde kadınlar; annedir, kız kardeştir, kız çocuğudur, eştir… Onların gerek psikolojik, gerek sosyal, gerekse fiziksel şiddete uğramasına göz yummak, insan olana yakışmaz. Unutmayalım ki; Dünyanın yarısını kadınlar oluşturur, diğer yarısını da kadınlar yetiştirir. Bizlerin dünyaya gelme sebebi kadınlarımıza şiddeti kınıyor, bugüne kadar erkek şiddetine maruz kalarak yaşamını yitiren tüm kadınlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.”

 

Ayşe Keşir

 

   Ak Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, "Kadına yönelik şiddet, sosyo-ekonomik yapı fark etmeksizin sadece ülkemizin değil tüm dünyada ortak sorundur. Bugün OECD ülkelerinde fiziksel şiddet gören kadın oranı ortalaması ne yazık %22’dir. Almanya, Lüksemburg, Belçika, İsveç, Fransa, Norveç vd pek çok OECD ülkesi bu ortalamanın üstündedir.

 

   AK Parti olarak, kadının güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddet ile mücadele konusunda Anayasadan TCK’ya, İş Kanunu’ndan eğitimde engellerin kaldırılmasına kadar pek çok düzenleme yaptık.  Kadına Yönelik Mücadele Uluslararası Sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’ne çekincesiz imza koyduk ve uyum yasası olan 6284 Sayılı Yasayı 2012 yılında TBMM’de kabul ettik.

 

   Kadına yönelik şiddet ile sadece yasa koyucu ve kolluk güçleri olarak mücadele edemeyiz. Evde başlayan, sokakta ve okulda devam eden istikrarlı bir zihinsel dönüşüm ve eğitim süreci gerekmektedir. Kadim medeniyetimizden aldığımız güç ve yeni dünyanın gerçeklerini birleştirerek, toplumsal bir yara olan kadına yönelik şiddet ile hep birlikte mücadele etmeliyiz.

 

   Bu düşüncelerle, kadına şiddetin bir insanlık suçu olduğunu tekrar hatırlatarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle, şiddetin tüm yönleriyle toplumumuzdan uzak olduğu yarınlar diliyorum." ifadelerini kullandı.

 

Azade Ay

 

   Kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve dayanışma gerektirir bir uyanış günü tayin etme gereği, yine yıllar önce 25 Kasım tarihinde kadınların öldürülmesi ile ortaya çıkmış ve Latin Amerika’da başlayan bu mücadele 1985 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da tüm Dünyada bir mücadele günü olarak kabul edilmiştir.

 

   İnsanlığın var oluşundan bu yana, kadınların toplumdaki yerleri adeta tırnakla kazınarak oluşturulmuştur. Oysa kadınların toplum düzenindeki yerleri Dünya’nın her yerinde yadırganarak hem ulusal hem de evrensel bir baskı ve şiddete dönüşmektedir. Kadınların bırakalım toplumdaki yerlerini, canlarını korumak için dahi çok büyük çabalar göstermesi gerekmektedir.

 

   Kadın cinayetleri, en kutsal Anayasal hak olan yaşam hakkına müdahalenin potansiyeli gittikçe artan bir tehdit ve tehlike olarak karşımıza çıkan suretleridir. Ülkemizde kadın cinayetleri kanayan bir yaradır ve ne yazık ki önüne geçilemez bir şekilde artmakta ve göz ardı edilmektedir. Şiddet sebebi ile hayatını kaybeden kadınlar için bir dijital anıt platformu oluşturulmuştur ve bu platfıorma göre yalnızca 2019 yılının bu tarihine kadar ülkemizde şiddet sebebi ile ölen kadın sayısının 377 olduğu açıklanmıştır. Toplumda büyük yankı uyandıran Emine Bulut cinayeti de bu vakalardan biridir ve toplumda uyandırdığı derin üzüntü silinmeyecektir. Ne yazık ki kollektif bir bilinç ve özen olmadan, 6284 Sayılı Kanun ve kadın hakları ile alakalı uluslararası sözleşmelerin uygulanmasında daha pratik olunmadan ve kadının toplumdaki değeri yalnızca basın yoluyla değil fakat herkesçe öngörülerek sağlanmadan, kadına yönelik şiddete müdahalede her zaman geç kalınacaktır.

 

   Her ne kadar kadının önce yaşamını korumamız gerekse de, kadınların tüm Dünya’da çalışma hayatlarında, aile hayatlarında, sosyal hayatlarında ve toplumun her kesiminde geri planda bırakıldıkları açıkça bilinen bir gerçektir. Kadına yönelik şiddet yalnızca fiziksel düzeyde kalmamakta, ayrıca kadına yönelik sosyal şiddet, ekonomik şiddet, cinsel şiddet ve duygusal şiddet uygulanması sistematik olarak artmaktadır. Kadınlar iş hayatında ekonomik ve cinsel şiddetlere maruz kalmaktadır. Kadınların yeni bir işe girmeleri için belirli sürelerde hamile kalmayacaklarına ilişkin taahhütlerde bulunmaları, doğum yapan kadınların süt izinlerinin kullandırılmamaları, aynı kıdeme sahip kadınların erkeklerden daha az maaş almaları bunlara örnektir. Yine kadınların aile yaşamında sadece kadın olduğu için fazlaca sorumluluk almak zorunda kalmaları, kadınlardan önce anne kimliklerinin ön planda tutulmasının beklenmesi gibi örnekler de duygusal şiddet örneklerinden sadece bazılarıdır.

 

   Kadına yönelik şiddet ile mücadele, 6284 Sayılı Kanun kapsamındaki tüm tedbirlerin ivedi ve ayrıntılı uygulanması ile artacak ve kadına yönelik yukarıda sayılan ekonomik ve duygusal şiddet gibi, toplumda çok bilinmeyen şiddet türleri kapsamında gerekli ve yeterli bilgilendirme ve yasalaştırma yapılması ile gittikçe azalacaktır. Bu anlamda Yasama ve Yargı erkine, Barolara ve Avukatlara, çoğunlukla ilk müdahaleyi yapması gereken kolluk birimlerine büyük sorumluluklar düşmektedir.

 

   Her platformda haykırdığımız gibi, kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu, kadına karşı cinsiyetçi yaklaşıma dayanan tüm şiddet ve ayrımcılık eylemlerinin karşısında duracağımızı ve takipçisi olacağımızı , kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar Baro olarak çalışmalarımızı sürdüreceğimizi bir kez daha önemle bildiririz.