Keşir; ‘2020 bütçesinden en büyük payı eğitim aldı’

AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, 2020 yılı bütçesinde en büyük payı eğitimin aldığını söyledi.

Keşir; ‘2020 bütçesinden en büyük payı eğitim aldı’
7.11.2019 - 17:30
601

   Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2020 yılı Bütçe görüşmeleri başladı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşan AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, 2020 yılı bütçesinden en büyük payı eğitimin aldığını belirtti. Keşir komisyonda yaptığı konuşmada,  18 defa bütçe hazırlama imkânı ve yetkisini veren değerli milletimize de buradan teşekkürlerimi sunuyorum. On sekiz yıldır hazırladığımız bütçelerle -bazı rakamları paylaşacağım, bir kısmı bildiğiniz rakamlar ama bunların tekrar tekrar söylenmesi gerektiğini görüyorum konuşmaları dinledikçe- görülmemiş küresel krizlere rağmen, ekonomimizi yıllık ortalama 5,6 büyüttük. Satın alma gücü paritemizi sıralamada 17’nci sıradan 13’e kadar yükselttik. Küresel krizden sonra, özellikle 2009-2018 yılları arası dönemde büyüme oranımız 6,4’e ulaştı” dedi.

 

   “Millî gelirimizi 3,3 oranında büyüttük yani 236 milyar dolardan 789 milyar dolara ulaştırdık” diyen Keşir, konuşmasına şu şekilde devam etti:

 

   “ Son dokuz yılda dünyada yaşanan küresel krize rağmen 8,1 milyon net istihdam sağladık. Tüm dünyada yavaşlarken 2018 yılında ilave istihdamımız 550 bini buldu.

 

   2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımız 2018 yılında 167,9 -yaklaşık 168 milyar- dolara ulaştı. Çok yakın bir bilgiyi de geçtiğimiz haftalarda Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız paylaştı. İş Yapabilme Kolaylığı sıralamasında da 190 ülkeden 43’üncü sıradan 33’üncü sıraya yükseldik, son iki yılda 27 sıra birden ilerledik bu anlamda da.

 

   2003 yılında son on altı yılın enflasyon ortalaması 68,8 iken geçen on yedi yılın enflasyon ortalaması 9,7’dir. 2002 yılında en düşük engelli aylığı 25 TL’iken şimdi 720 TL’dir, burada reel artış yüzde 508’dir. Birazdan sosyal politikalar konusunda bu konuya biraz daha detaylı gireceğim. Bir rakam daha vereceğim ve 2020 bütçesi üzerine birkaç konuya temas etmek istiyorum.

 

   2002 yılında bütçe açığı 11,2’yken 20 18 yılında bu oran 1,9’a kadar gerilemiştir. Daha önceki bütçelerde olduğu gibi 2020 bütçesi de milletin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütçesidir; öğretmenin, öğrencinin, çiftçinin, hastanın, doktorun, köy yollarının, su isale hatlarının, gençlerin, çocukların, kadınların, erkeklerin, yaşlının, engellinin, köylünün, kentlinin, girişimcinin, işçinin; hasılı tüm Türk milletinin bütçesidir.

 

   Eğitimden Sağlıkta Dönüşüm’e, Anayasa’nın sosyal devlet ilkesinin vücut bulmasına kadar tüm yatırım ve harcamalar bu bütçe disipliniyle yapılmıştır. Bu bütçe sağlık bütçesidir. Sağlığın bütçe toplamındaki payı yüzde 17,2’ye yükseltilmiştir.

 

   Sağlıkta Dönüşüm’le hastane ayrımcılığı yapılan, ilaç kuyruğunda beklenilen bir Türkiye’den artık Avrupa ülkelerinden -başta diş hastalıkları ve kalp hastalıkları olmak üzere - tersine sağlık turizmine geçen bir ülke hâline yine bu bütçe disipliniyle gelinmiştir.

 

   Yakın zamanda ilimde ziyaret ettiğim kanser hastası bir hemşehrimin -iki ayrı kanser tanısıyla mücadele ediyor- hasta yatağından bana söylediği bir şeyi burada sizinle paylaşmak istiyorum. Hemşehrimiz “Bu iki hastalığımla benim toplam yıllık devlete maliyetim 100 bin lirayı aştı, ben kendi imkânlarımla mümkün değil bunun onda 1’ini dahi karşılayamazdım, Allah devlete, millete zeval vermesin.” demişti. Bunu da buradan kayıtlara geçirmek istiyorum.

 

   Evde bakım, evde sağlık hizmetleri başta olmak üzere her hanenin içine giren hizmetler bütününden bahsediyoruz. Bu bütçe, aynı zamanda bir eğitim bütçesidir. Yine, 2020 bütçesinde bütçedeki en çok payı eğitim almıştır. Bakın, geçmiş dönemlerde, yaklaşık on sekiz yıllık dönemde -yine eğitimle ilgili birkaç rakamı sizinle paylaşmak istiyorum- özellikle GAP bölgesinde sınıf mevcutları 53’ten 30’a yine bu bütçe disipliniyle inmiştir. Derslik sayısı 343 binden 720 bine -2 katından fazla- yine bu bütçe disipliniyle artmıştır. İlköğretimde sınıf mevcudu öğrenci sayısı 36’dan 24’e yine bu bütçe disipliniyle inmiştir. Reel sektörlere geldiğimizde, 2020 bütçesinde esnaf kredilerine faiz desteğinin bu bütçe içindeki payı 2,2 milyardır. Ziraat Bankası aracılığıyla tarımsal krediye faiz desteği yüzde 23 oranında artmış ve 4,2 milyar TL olarak bu bütçede öngörülmüştür. KOSGEB bütçesi 1,4 milyara ulaşmıştır. Dolayısıyla, bu bütçe aynı zamanda çiftçinin ve köylünün de bütçesidir. Bu bütçede yerel yönetimler merkezî idari yatırım bütçesi 64 küsur milyar olarak yerini almıştır. Bu bütçede KÖYDES ve SUKAP kaynakları artırılmıştır. Bu bütçe, aynı zamanda köylünün ve köyün de bütçesidir.

 

   2020 Bütçesi aynı zamanda yerli savunma sanayi hamlesinin de bütçesidir geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi. Yüzde 60’ı yerli savunma sanayi, artık kullanıyoruz savunma sanayimizi de biliyorsunuz. Değerli milletvekilleri, bundan on iki yıl evvel – tam on iki yıl evvel, 15 yaşında bir kız çocuğu şöyle bir cümle kurmuştu: “Bağımsız savunma sanayisi olmayan milletler bağımsızlaşamaz.” Savunma sanayi hamlemizin yerlileşme ve millîleşme çabalarının başka yöne çekilmesini hiç iyi niyetli bulmadığımı ifade etmek isterim. Yerli savunma sanayi hamlesini gerçekleştiremeyen milletler bağımsızlaşamaz. Barış Pınarı Harekâtı’yla, burada, tüm ordumuza ve askerimize hürmetlerimi ve saygılarımı iletiyorum.

 

   Gürültü patırtının sonradan artmasının aslında bir nedeni de nedir değerli milletvekilleri? Aslında, bu harekâtı bu şekilde başarıyla götürebileceğimize inanmayanlar, başta biraz kendilerince sessiz kaldılar ama sonradan baktılar ki hem yerli savunma sanayiyle hem sivilleri ve sivil binaları koruyarak sadece terör odaklarına karşı yapılan başarılı müdahalelerle başarıyla götürülen bu harekâttan rahatsız olmaya başladılar. Tabii, sırtını YPG’ye, PYD’ye dayayanların bu harekatı ve gücünü anlaması elbette beklemiyoruz.

 

   Diğer yandan, bütçemiz eğitim bütçesidir dedik. Öğretmen atamalarında on altı yılda 610 bin öğretmen ataması gerçekleştirildi değerli milletvekilleri. Bugün toplam öğretmen sayımız 1,1 milyon yani toplam öğretmenlerin yüzde 60 civarının ataması son on altı, on yedi yılda gerçekleşti, yaklaşık 4 bin civarında da engelli öğretmenin ataması yine, bu dönemde gerçekleşti. Tabii, atanamayan öğretmenlerin talepleri hepimize iletiliyor ama şunu da ifade etmem lazım, burada adlarını anmazsam olmaz: Terör örgütlerince şehit edilen Necmettin Yılmaz, Aybüke Yalçın atanan öğretmenlerdi değerli milletvekilleri.

 

   Daha geçtiğimiz günlerde terör örgütünün sözde tehdit etmeye kalktığı Seçil öğretmen de bir vatansever, atanan bir öğretmendir. Buna sesini çıkarmayanların atanamayan öğretmenler üzerinden siyaset yapması halkımızın zekâsıyla alay etmek değil de nedir?

 

   Diğer yandan, ben de bir tarım ve orman şehrinin milletvekiliyim. Son on yedi yılda tüm dünyada orman varlığı azalırken ülkemiz artıran nadir ülkelerden biridir. On yedi yılda orman varlığımız 1,8 milyon hektar artmıştır. 1972 yılında 20 milyon hektar olan orman alanımız 22,6 milyon hektara ulaşmıştır. Bu vesileyle ülkemizin yüzde 29’u orman alanıdır. Dolayısıyla bu bütçe ormanda yaşayan bütün börtü böceğin de bütçesidir.

 

   Az önce bir milletvekili sordu: “Bu bütçede börtü böcek yok mu?” diye, bu bütçe ormanların ve aynı zamanda ormanda yaşayan tüm canlıların da bütçesidir. Tabii, PKK’nın yaktığı ormanlara sesinin çıkaramayanların bunu da görmesini beklemiyorum.

 

   Bu bütçe aynı zamanda bir sosyal devlet bütçesidir. Engelliler Yasası’nı 2005 yılında çıkardık değerli milletvekilleri. Ben 1989’da mesleğime engellilerle başladım ve Türkiye’de 1989’da engellilerin adı yoktu, engelli vatandaşlarımız hukuki kimliğe ve statüye, 2005 yılında başta kanun olmak üzere devamındaki mevzuatla birlikte kavuştular. Engellilerle ilgili geliştirilen tüm politikalar, ücretsiz rehabilitasyon hizmetleri, evden ücretsiz transferlerin sağlanması, bakım aylıkları vesaire gibi uygulamalarla 2005 yılından itibaren engelli vatandaşlarımız hukuki bir statüye kavuştular. O anlamda, bu bütçe aynı zamanda dezavantajlı kesimlerin de bütçesidir. Tabii, şunu ifade etmem lazım: Sosyal politikalar sadece engelli vatandaşlarımızı ve Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü altında yapılan hizmetleri kapsamaz yani enflasyonla mücadele, işsizlikle mücadele, eğitim kitaplarının ücretsiz dağıtılması, yüksek faizle mücadele gibi tüm politikalar da aslında sosyal politikaların, sosyal politika uygulamalarının bir bütünün parçasıdır.

 

   Bu bütçede, 2020 bütçesinde 65 yaş üstü aylığı ve engelli aylığının toplam yeri 11 milyarı aşmıştır değerli milletvekilleri. Engellilere evde bakım desteğinin bütçesi 9,4 milyar seviyesine ulaşmıştır. Tabii, bütçe konuşulurken şunu özellikle ifade etmem lazım, bu konu geldi ve muhtemelen ileriki oturumlarda da gelecek: “Gender budget”la ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Sağlıkta ve eğitimde yapılan şartlı nakit transferleri, uygulama başladığı andan itibaren kız çocuklarının lehine pozitif ayrımcılıkla yapılır. Özellikle kız çocuklarının sağlık hizmetlerine ve eğitime erişimi için geliştirilmiş bir politik uygulamadır ve bunun, 2020 yılındaki bütçesi 1,2 milyardır. Bu “gender budget” değildir de nedir? Diğer taraftan, kadınların iş gücüne katılımı ve buna bağlı olarak işbaşı eğitim programları, mesleki eğitim programları gibi uygulamalar “gender budget”in parçası değil de nedir? Anne, bebek ölümlerinin hızla düşürülmesi… Dünyada bunu en çok başaran ilk ülkelerden biriyiz ve on yıllık hedefi bir yılda tutturduk, bu programa ilk başladığımızda. Bu “gender budget” yani kadına duyarlı bütçeleme değil de nedir?

 

   Diğer taraftan, tabii, şunu da ifade etmem lazım: Bugün Parlamentoda kadın milletvekilleri olarak da buradayız. 1935 yılında Parlamentoda kadın milletvekili oranı 4,1’di ve AK PARTİ iktidara gelene kadar bu oran çoğu zaman 1’in de altına düşerek, 1-1,5 seviyelerinde 2002 yılına kadar geldik. Bugün -evet, yetmez- bu bizim arzu ettiğimiz temsil oranı olmamakla birlikte bu hızlı yükselmenin de AK PARTİ’nin kadın politikalarıyla ilgisi olduğunu görmezden gelmenizi ne yazık ki üzülerek izliyorum. Diğer taraftan, kız çocuklarının okullaşma oranı, ilkokulda, ortaöğretimde yüzde 84’leri, yüzde 91’leri bulmuştur. Bu rakamı çok önemsiyorum, geçen dönem de verdim, tekrar tekrar vermeye devam edeceğim. Bugün kız çocuklarının yükseköğrenime erişim oranı yüzde 47’dir, 2002’de bu oran yüzde 13’tü yani eğitim çağında her 100 kız çocuğundan sadece 13’ü yükseköğrenime erişebiliyordu. Kadın istihdamı ya da kadının siyasal katılımını konuşurken aslında öncelikle eğitime erişimi konuşmamız gerekiyor. Bu rakamları, alanda çalışanlar çok daha iyi bilir. Yoksullukla mücadelede, kadın yoksulluğuyla mücadelede eğitim basamakları çıkıldıkça ki yükseköğrenime ulaştıkça kadının yoksullukla mücadelesini, siyasal katılımının arttığını görürüz. Aslında biz bugün, kadının yükseköğrenim oranını artırarak, bir birikimi eritmeye çalışıyoruz; bunun içinde 28 Şubat süreci var, bunun içinde Anadolu’ya üniversitelerin yaygınlaşmaması var, zihinsel dönüşüm var, pek çok konu var bunun içinde, vesaire. Ne zaman ki kadının eğitim erişimindeki o aralığı, makası kapattığımız zaman biz hem istihdamda hem siyasal katılımdaki makası da kapatacağız. Bunun için eğitime erişim en önemli fırsat eşitliği aracıdır, bunu da buradan tekrar ifade etmek istiyorum.

 

   Tüm dünya küresel krizle kavrulurken 2013 yılından itibaren… Az önce bir cümleyi çok büyük bir üzüntüyle dinledim, “bir kıvılcımla isyana dönüştürme” hevesi var ne yazık ki. Bu hevesi kınıyorum. Bu heves için el ovuşturanlar, Gezi olaylarından başlayan 17-25 Aralık süreci, 15 Temmuz hain girişim, kur savaşları, bu soğuk hatta sıcak savaş tüm dünyada devam ederken Türkiye bugün hem bu verilerle hem Barış Pınarı Harekâtı’ndaki başarısıyla büyük bir devlettir, Büyük Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bu burada bulanan herkesin iftiharla ifade etmesi gereken bir şeydir. Sayın Başkanım, onun için bunu da az önce verdiğim rakamlar göstermiştir, ilerleyen oturumlarda da inşallah, diğer hususlara değinmeye devam edeceğiz. Bazı yoksulluk verilerini de paylaşmak istiyordum ama bir sonraki oturumda inşallah, bunları değerlendirelim isterim. Tekrar teşekkür ediyorum, bütçe görüşmelerimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.”