- 1.10.2019 09:54
Aslında DÜZCE'DEKİ SAĞLIK SORUNLARI ile ilgili bir köşe yazısı yazmak istedim. Ama bir anda vazgeçerek bu yazımı bazen Ti'ye alarak, bazen gülerek, bazen de kızarak yazdım.
Bu yazım, ülkemin en büyük sorununun ZEKA sorunu olduğunu görerek beyni ile değil de hala Bıngıldağı ile hayatına devam edenlere ithaf olunur.
Bazen kendi kendime hayıflanırım, yıllardır bu kadar memleket, millet ve din düşmanı ile bir arada nasıl yaşamışız diye.
Çok defalar sordum kendime, kanser veya verem mikrobu gibi sinsi sinsi içimizde nasıl büyüttük bu kadar mikrobu? Sonradan anladım ki, bunlar zaten vardı çevremizde, içimizde. Bazısı komşumuz idi, bazısı akrabamız, bazısı arkadaşımız hatta bazısı öğretmenimiz hatta ve hatta camide imamımız.
Dedelerimizden duyardık, 30 sene filan camide imamlık yapmış ama asıl mesleği Rus ordusunda subay veya İngiliz istihbaratında görevli bir ajan olduğu gerçeğini.
Lakin o zaman "Yapma yahu, gerçek mi? Nasıl anlamadınız 30 sene bunun içimize kadar sızmış bir hain olduğunu?" diye büyüklerimize içerlenirdik.
Atalarımız derler ya hani "Kınadığınız yerden kınanmadığınız zamana kadar insan ölmezmiş." Biz dedelerimize kızdık, bizimde torunlarımız bize kızacak, bu gerçek.
Atasözlerine çok değer veririm, hatta her yazımda 2-3 Atasözüne muhakkak yer veririm.
***
Şimdi gelelim asıl konumuza;
Eşek sözünden cinayetler işlendiği bir dönemden, Şerefsiz dendiğinde "Aaa merhaba abi sen nasılsın?" dönemine.
Nasıl bu kadar yozlaştık ve kişiliksizleştik. Hatta vurdum duymaz ve düztaban bir kitle olduk. Hatta ve hatta nasıl değerlerimizin bu kadar sulandırılmasına müsaade ettik?
"Abi biliyor musun?, Uçak gemimizi Allahın izni ile yaptık, şimdi dünyayı ürkütmemek için Van gölünde saklıyoruz" diyen Akademisyenimize mi yanarsın,
" Hiç bir şey olmamışsa bile, kesinlikle bir şeyler olmuştur" sözünü bu Millete yutturan Siyasilerimize mi yanarsın.
Hatta Deprem ile ilgili "Deprem anında telefonunuz çekmezse, muhakkak bizi arayın" diyen Ulaştırma Bakanına mı?.
Bir bakıyorsun "Türkiye devleti, katil bir devlettir" diyebilen sözüm ona mevcut iktidar yalakası ve Fetö artığı bir köşe yazarı. Ve bu kadar densizliğine ve Türk Milletine hakaretine rağmen hakkında hiç bir işlem yapılmayan bir ünlü düşünür ile aynı atmosferi kullandığımıza hatta aynı havayı teneffüs ettiğimize mi yanarsın.
PKK ağzı ile konuşarak "Bana Serok Ahmet diyebilirsiniz." diyebilen bir Başbakanımız bile vardı. Düşünsenize bunların tamamı bu mazlum ülkede oldu.
Ünlü Türk düşünürü, büyük mutasavvıf ve din alimi Tuğçe KAZAZ son İstanbul depreminden sonra "Bizans'ı içinden temizlemiş, İngiliz'i atmış, Peygamberimizin (S.A.V) müjdeli hadisine nail olmuş, Fatih'in mirası, Halifelik makamının eski ve gelecekteki ev sahibi İSTANBUL, İslâm'dan kendini uzaklaştıran insanlara DEPREM yolu ile mesaj veriyor olabilir mi? Bakın iki minare yıkıldı" diyen dinler arası diyalogun mahsulünden;
Ülke açlıkla, işsizlikle, dinsizlikle ve geri zekalılarla mücadele verirken "Bu Fener yok mu bu Fener, Hakkımızı yedi, kupamızı vermedi, bunlar şikeci" diyerek kafasını duvarlara vuran Trabzonspor taraftarlarının (diğerlerini tenzih ederim) olduğu bir toplumdan ayrılıp başka bir ülkeye gidersem namerdim.
***
Çok merak ediyorum, bu şahıslar ne yiyorlar, ne içiyorlar ve nasıl kafa yapıyorlar çok merak ediyorum.
"Öldüğünüzde ölü olduğunuzu siz anlamazsınız, çevreniz anlar. Bu kural salak olduğunuzda da geçerlidir."
Ahmet ÇODUR
ahmet-codur@hotmail.com
Yorum Yap