- 25.08.2015 10:36
GÜNAYDIN TÜRKİYEM!
HER NEREDE YAŞIYOR VE YAŞATILIYORSAN…
Selam ve dua ile…
Irak Şam İslam Devleti, nam-ı diğer IŞİD, kuruluşunun ardından gerekli şartların oluşturulması, Ortadoğu’da önem arz eden
yerlere Batılı güçler ve yerel yardakçıların yönlendirmesiyle yola çıkmış, kendilerini İslam olarak addetme gafletinde
bulunan terörist bir grup.
“Allahü Ekber” nidalarıyla Müslüman coğrafyasında Müslümanların canına kastederek ilerlemiş, yine ağabeyleri nezdinde göstermelik birkaç batılı insanı da katletme senaryolarını hayata geçirerek, gerek batılı ağabeylerinin, gerekse de yerel uzantılarının ekmeğine yağ sürmüş bir grup meczup.
Kürdistan İşçi Partisi.
Nam-ı diğer PKK Terör Örgütü. 70’li yıllar itibariyle üniversitelerde ortaya çıkan Marksist-Leninist oluşumların bir uzantısı olarak, üniversite öğrencileri tarafından kurulmuş, öncelikli hedefleri olarak Doğu bölgelerimizde ki aşiretlerle çatışmalara girmiş, ardından siyasi süreçlerinin batılı ülkeler tarafından fark edilmesiyle birlikte Kürt hareketi olarak adlandırılmış ve değişik bir kisveye büründürülerek yerli iş birlikçileri olmakla birlikte ağırlı olarak yine batılı güçler nezdinde bugüne kadar Türkiye’nin başına sarılmış bir bela.
99 yılında liderleri konumunda bulunan Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla başlayan ve o dönemde ülkemizde var olan idamın kaldırılmasıyla birlikte baş müzakereci tabiriyle yol haritası çizilerek Doğu ve Güneydoğu’da bulunan topraklarımızın sözde “Kürdistan” devleti olarak tanınması adına saldırılarını sıklaştırmış ve mevcut iktidar sayesinde birçok tavizi alabilmiş ve her ne kadar Batı’da yaşayanlarımız umursamasa ve fiilen görünmese de kendi otonomlarını kabul ettirmiş milis gücü.
İsrail.
Nam-ı diğer 2. Dünya savaşı sonrasında soykırıma uğradığı iddiasıyla mağdur edebiyatını tüm dünyaya yutturarak, savaşın ardından kuruluş amacı çerçevesinde Ortadoğu’da ki Müslüman coğrafya arasında nifak politikası uygulayarak, kendi bekasının sürekli kargaşayla mümkün olabileceği tezini ortaya koymuş Yahudilerden oluşan ülke.
Kendilerini dünya üzerindeki ırklardan ve dinlerden üstün görme anlayışıyla, tüm hak dinler için kutsal olan şu andaki Filistin toprakları içerisindeki Kudüs’ten yola çıkarak, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu’nun da içinde bulunduğu vaat edilmiş topraklar, Mezopotamya bölgesinde egemenliklerini sağlayabilme düsturuyla hareket eden ve bu yolda her yolu mubah sayan ve tüm Hıristiyan devletlerinde bu yola hizmet etmelerini sağlayan, saplantılı kişilikler ülkesi.
IŞİD’in lideri olarak lanse edilen Ebubekir Bağdadi, Irak topraklarına saldırmasının, Müslüman kisvesi adı altında masum insanları katletmesinin ardından kameralar karşısına çıkıp halifeliğini ilan ettiğini bildiriyor. Bakıyoruz, hiçbir Müslüman ülkeden tık yok. Yüz binlerce Müslüman, kendisine İslam diyen meczuplar topluluğu tarafından öldürülüyor, hiç tepki vermeyen batılı ülkeler söz konusu kendi vatandaşları olduğun da kendi yarattıkları topluluğu tehdit etmekten ve vurmaktan geri kalmıyor.
Güzel ülkemde ise basın üzerinden oluşturulan algı sayesinde ülkem insanları ise günü kurtarmak derdinden sıyrılamayıp yanı başımız da hiçbir şey olmamış gibi yaşantısını sürdürüyor. Batılı güçler eliyle, yerli işbirlikçileri nezdinde ülkemiz üzerinde oynanan oyunun ve yarının ne getirebileceğinin farkında olmadan uyumaya devam ediyor.
İsrail’in Dünya’nın kendisi için yaratıldığı sapkın düşünceden kurtulamayıp, herkesi kendisinin kölesiymiş gibi görme anlayışı, bekasının devamı için sürekli savaş halinde olma gereksinimi duyması, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
Madalyonun ön yüzünde Türkiye’nin yanında olduğunun söylenmesi ve basınımız eliyle de bu yönde algı oluşturulmasına bakmaktan, arka yüzünde Türkiye üzerindeki çıkarlarını gözeten batılı güçlerin PKK ve IŞİD ile yapılan Yahudi pazarlığının ustaca gizlenmesinin ülkemize getirisinin olmayacağı görül(e)memektedir yahut görülmek istenmemektedir.
Amaç bellidir. Türkiye’yi böl, parçala ve sömürerek yönet.
Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal zamanından, hatta ve hatta merhum Başbakanlarımızdan Adnan Menderes zamanından bu yana Batı tarafından izlenen yol, geliştirilen taktik hep aynıdır. Elbette ki bu taktiklerin işlerliğinin sağlanabilmesi de ancak ve ancak yerli işbirlikçileri sayesinde olabilmektedir. Bu işbirlikçileri dünde, bugünde yarında daima olacaktır.
IŞİD, batılı güçler tarafından Müslüman ülkelerde karışıklıklar çıkartılması amacıyla kurulan diğer birçok terör örgütü gibi yine batının güdümünde bulunan ve onların çıkarları doğrultusunda yol alan bir topluluktur. Bunu artık herkes biliyor.
PKK, kuruluş amacı başlangıçta farklı olmakla ve daha önce kurulmakla birlikte tıpkı IŞİD gibi batılı güçlerin çıkarlarıyla eş değer olarak yönlendirilmekte ve olası Kürdistan rüyasıyla Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit etmektedir.
İsrail ise batılı devletler eliyle hayata geçirilen ve Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesine maşalık eden gerek IŞİD, gerekse PKK’yı uyguladığı politikayla her yönüyle desteklemektedir. Her üç oluşumunda ortak noktası, Türkiye’nin bölünmesi, parçalanması ve gerekiyorsa yok edilmesidir.
Her Türk’ün ülkesi için düşünülen bu vahim tabloyu bilmesi, görmesi ve buna göre dengini alması gerekmektedir.
Hatırlatmak isterim ki: Aziz vatanımızın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün ordularımız dağıtılmış
ve memleketimizin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bu durumdan daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketimizin iktidarına sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri menfaatlerini, dış güçlerin siyasi emelleriyle hareket eder hale getirebilirler.
Bu minvalde, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne kasteden, etme cüretinde olan, yardım ve yataklık eden her kim olursa olsun affedilmemelidir.
Yarından itibaren,
UYAN TÜRKİYEM. HER NEREDE YAŞIYOR VE YAŞATILIYORSAN UYAN…
Yorum Yap